TARIM-İŞ Sendikası, 6 Mayıs 1961 tarihinde, Ankara'da, "Türkiye Üretme ve Yetiştirme İşçileri Sendikası" adıyla kuruldu. Sendikanın 11 kurucu üyesinden beşi Devlet Üretme Çiftlikleri Merkez Atölye, dördü Atatürk Orman Çiftliği, ikisi 19 Mayıs Hipodromu işçisiydi.
Çalışmalar bir süre Atatürk Orman Çiftliği Lokali'ne bitişik bir odada, çok zor koşullarda ve büyük fedakarlıklarla yürütüldü.
22-23 Şubat 1964 günleri toplanan genel kurulda, sendikanın adı "Türkiye Tarım ve Tarım Sanayii İşçileri Sendikası" olarak değiştirildi. Bugünkü adı ise 1977 yılında yapılan 7. Genel Kurulda kabul edildi.
1966 yılında toplanan 2. genel kurula sunulan raporda, İş Kanunu kapsamı dışında bırakılan tarım işçilerinin o yıllardaki çalışma koşulları şöyle anlatılıyordu:
"Genel kaide olarak denilebilir ki, tarım işçisinin çalışma saati sabah 4'te başlar, akşam çok yerde 20 veya 21'de biter. Sosyal hakları yarım yamalaktır. Pilavlarını şapkalarında, ekmeklerini dizlerinde yemektedirler. Asgari ücret tatbik edilmemiştir. İşçimiz 6 lira ücret alır." Özel sektörde ise "yalnızca yaz aylarında çalışan ve bir yıllık işi 3 aya sığdırmak gayretiyle didinen" tarım işçilerinin "istismarcı ağalar" tarafından sömürüldüğü ve 4 lira gündelikle çalıştırıldığı belirtilmektedir.
TARIM-İŞ, diğer işkollarındaki işçilerin yararlandığı hakların hiçbirinden yararlanamayan, ağır çalışma koşulları altında ezilen yüzbinlerce tarım işçisinin daha iyi koşullara kavuşturulması amacıyla yola çıktı. Tarım işçisinin sesi oldu.
Kuruluşundan bugüne kadar, üyeleri için imzaladığı toplu sözleşmelerle ve bütün tarım işçilerini ilgilendiren yasa değişiklikleri için verdiği mücadeleyle, önemli hakların alınmasını sağladı.
Sorunları aşmada diğer işkollarının işçileriyle birlikte davranılmasının yararına inanan TARIM-İŞ, kuruluşundan itibaren temas halinde olduğu TÜRK-İŞ'e 1964 yılında katıldı.
1966 yılında uluslararası tarım işçileri federasyonu IFPAAW'a üye olarak, mücadelesini dünya tarım işçilerinin mücadelesiyle birleştirdi. 1994 yılında bu örgütün uluslararası gıda işçileri federasyonu IUF'ye katılmasıyla birlikte, IUF üyesi oldu. IUF’nin Avrupa bölge örgütü EFFAT’a üyelik daha sonraki yıllarda gerçekleşti.
1960'lar ve 1970'ler, Sendikanın hızla örgütlendiği, başka sendikaların katılımıyla büyüyüp güçlendiği yıllardı. 1964 yılında Gazi Orman Çiftliği Tarım ve Tarım Sanayii İşçileri Sendikası, Amasya, Kayseri ve Adana tarım işçileri sendikaları, 1965'te Balıkesir Orman İşçileri Sendikası, 1977'de Tür-İş, Batı Anadolu Tarım-İş ve Öz Tarım-İş, bu dönemde TARIM-İŞ'e katılan sendikalardan bazılarıydı.
Örgütlenme yurt çapında yaygınlaştıkça, üyelere daha iyi hizmet götürebilmek için, birbiri ardı sıra Şubeler açıldı ve Temsilcilikler kuruldu. 1970'lerin sonlarına gelindiğinde, TARIM-İŞ, 7 Bölge Başkanlığı ve 49 Şubesi ile, 5 Bakanlık, 24 Genel Müdürlük ve 2000'den fazla işyerinde örgütlü bir sendikaydı.
TARIM-İŞ için grev, gerektiğinde başvurulan bir araç oldu. 1960'lı ve 70'li yıllarda Gönen'de kurulu Türk Alman Çiftliği, İzmir-Menemen'deki Bitki Araştırma ve İntrodüksiyon Merkezi ile Zirai Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü, Antalya'da Fransız sermayeli Çinef Çiçek ve Nebatat Esansları fabrikası, Ceyhan'da Çukurova Harası, Ankara'da Topraksu 4. Bölge Müdürlüğü ve Makine İkmal Müdürlüğü, Gebze'de Ar Tavuk işyerlerinde grev yoluyla hak arandı. Mayıs 1974'te 16 Devlet Üretme Çiftliği'nde 9000 işçiyi kapsayan grev 21 gün sürdü ve başarıyla sonuçlandı.
Hakları yasayla düzenlenmeyen işçilerin örgütü TARIM-İŞ, 1961 Anayasası ile, tüm sendikalı işçilere anayasal bir hak olarak tanınan toplu pazarlık hakkını kullanabilmek için bile mücadele etmek zorunda kaldı.
TARIM-İŞ, ilk toplu iş sözleşmesini Atatürk Orman Çiftliği ile imzaladı. 26 Mayıs 1964 tarihinde yürürlüğe giren bu toplu sözleşmeyi, aynı yıl içinde Devlet Üretme Çiftlikleri, Teknik Ziraat Okulları ve Konya Harası ile yapılan sözleşmeler izledi.
1964 ve 1965 yıllarında imzalanan 29'u işyeri, biri işkolu düzeyinde 30 toplu sözleşmeden çoğunun yürürlük süresi 1 yıldı.
İşkolu düzeyindeki sözleşme, 23 Devlet Üretme Çiftliğini kapsıyordu. Sözleşme görüşmelerinde sıkça uyuşmazlığa düşüldü. Önemli bir uyuşmazlık konusu, Devlet Üretme Çiftliklerinde çalışanların işçi değil, memur olduğu iddiasıydı.
Toplu sözleşmeler, üyelerin çalışma saatlerinin, ücretlerinin ve diğer haklarının belirlenmesini sağladı. Tarım işçileri İş Yasasının kapsamı dışındaydı. Atölye işçileri gibi yasa kapsamında olanlar için bile sorun yaşanıyordu. Bu nedenle kıdem tazminatı, yıllık ücretli izin, fazla çalışma durumunda zamlı ücret, ücretli hafta tatili gibi haklar, ancak örgütlü mücadeleyle alınabildi. Alınan hakların gerektiği gibi uygulanması için de sendikanın her an tetikte olması gerekliydi.
Tarım işçileri, asgari ücretten yararlanma konusunda da sorun yaşadı. 1969 yılında asgari ücretin "bütün yurtta ve bütün işkollarında çalışan işçileri" kapsayacak biçimde belirlenmesinin ardından, Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu TİSK, Çalışma Bakanlığı aleyhine dava açtı. "Tarım işçileri İş Kanunu kapsamı dışında olduğundan, asgari ücretten yararlanamaz" dediler, ancak davayı kaybettiler. Artık tarım işçileri de asgari ücretten yararlanacaktı. Sorun yine bitmedi; bu defa da, asgari ücretin işyerlerinde uygulattırılması için çaba gösterilmesi gerekti.
1973-1988 döneminde tarım işçileri için belirlenen asgari ücret, diğer işçilerinkinden daha düşüktü. Bunun bir ayrımcılık olduğunu düşünen TARIM-İŞ, tarım işçilerine diğer işkollarının işçileri için geçerli olan asgari ücretin ödenmesini sağlamak için çalıştı. 1989 yılından itibaren tarım işçileri, tarım dışı sektörlerin işçileriyle aynı asgari ücretten yararlanmaya başladı.
Sendikanın kurulduğu günden beri gündemde tuttuğu taleplerden biri, tarım işçilerinin sosyal güvenlik kapsamına alınmasıydı. 1977 yılında bu hak kazanıldı. İleri yaşlardaki işçilerin borçlanma yoluyla emekli olabilmesi için yapılan girişimler de başarıya ulaştı ve geriye doğru 10 yıllık borçlanma imkanı sağlandı.
Kamudaki belli başlı tarım işletmelerinde ve özel sektördeki yerleşik bazı işletmelerde örgütlenmeyi başaran TARIM-İŞ, pamuk çapalama ve toplama işinde çalışan yüzbinlerce gezici tarım işçisinin sorunlarına da sahip çıktı. 1970'lerin ikinci yarısında, uluslararası örgüt ve TÜRK-İŞ ile işbirliği yapılarak Çukurova bölgesindeki gezici işçilerin daha iyi koşullara kavuşturulması için çalışma yürütüldü. Aileleriyle birlikte bölgeye gelen ve son derece sağlıksız koşullarda çalışan ve barınan bu işçiler için iki İşçi Barınağı inşa edildi; onlara sağlık hizmeti götürüldü. Adana Şubemizin aktif olarak yürüttüğü çalışmalar sırasında "elçi" adı verilen tarım aracılarının ve işçilerin sendikaya üye kaydı yapıldıysa da, örgütlenme çalışmasını 1980 sonrasında sürdürme olanağı kalmadı.
12 Eylül 1980 askeri müdahalesi, diğer bütün sendikalar gibi TARIM-İŞ'i de etkiledi. Süresi sona eren toplu iş sözleşmelerinin Yüksek Hakem Kurulu tarafından yenilendiği bu dönemde yeni hak alınamadı. Kazanılmış haklardan bazıları kaybedildi.
1980 yılında uluslararası üst örgüt IFPAAW ile başlatılan ortak eğitim seminerleri, normal sendikal faaliyetlerin yapılamadığı yıllarda da devam etti. Sendika yöneticileri ve işyeri temsilcileri için bir dizi seminer düzenlendi. 1982 ve 1983 yıllarında işyeri seminerleri yapıldı. Atatürk'ün doğumunun yüzüncü yılında Türk Tarımı semineri gerçekleştirildi. Eğitim alanında Uluslararası Çalışma Örgütü ILO ile de işbirliğine gidildi. 1981 yılında düzenlenen Kadın İşçiler Semineri'nde tarımda çalışan kadın işçilerin, 1983 yılında Adana'da düzenlenen ve 200 işçinin katıldığı seminerde gezici tarım işçilerinin sorunları tartışıldı.
1983 yılında yürürlüğe giren yeni sendikal yasalarla, yeni bir dönem başladı.
Yüksek Hakem Kurulu, toplu sözleşmelerle adım adım kazanılan pek çok hakkı bir çırpıda silip atmıştı. Bu kurul tarafından elden geçirilen sözleşmelerde izin, tatil ve ihbar süreleri düşürülmüş; bazı sosyal yardımlar dondurulmuş, bazıları kısıtlanmıştı; disiplin kurulları işveren lehine dönüştürülmüş, suç kapsamı genişletilmiş, cezalar ağırlaştırılmıştı; mevsimlik işçiler hak kaybına uğratılmıştı; istifa durumunda kıdem tazminatına son verilmişti. 1980'li yılların sonlarına doğru, bütün işçilerin geçim sıkıntısı artık dayanılmaz noktadaydı.
TARIM-İŞ Sendikası, 1980 sonrası kayıpların giderilmesi için 1989'dan itibaren yükselen işçi mücadelesinin ön saflarında yer alan sendikalardan biri oldu.
TARIM-İŞ tarihinde 1990'lı yıllara kadar grev, sıkça başvurulan bir hak alma aracı değildi. Uyuşmazlıklar genellikle masa başında çözüme kavuşturulabildi. Ancak 1980'li yılların kayıpları ve hükümetlerin uzlaşmaz tutumu 1990'dan itibaren yaygın grevleri gündeme getirdi. 1990-1995 döneminde TARIM-İŞ tarihinin en büyük grevleri yapıldı.
Büyük önder Atatürk'ün kurduğu ve milletine armağan ettiği Atatürk Orman Çiftliği'nde ilk grev 16 Ocak 1990 günü başladı. 500 işçiyi kapsayan ve 92 gün süren grev 17 Nisan günü anlaşmayla sonuçlandı.
Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü TİGEM'in 38 işletmesinde 10.600 işçiyi kapsayan görüşmelerde anlaşma sağlanamaması üzerine, 19 Mart 1990 günü başlayan grev 31 gün sürdü.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın merkez ve taşra teşkilatındaki 840 işyerinde 15.000 işçinin katılımıyla yapılan grev 28 Mayıs 1992 günü başladı ve 20 Temmuz günü sona erdi.
TİGEM işletmelerinde 1992 grevi ise, Bakanlar Kurulu'nun erteleme kararının Danıştay tarafından durdurulması üzerine 26 Haziran günü başladı. Ancak, birkaç saat sonra yeniden ertelendi.
1995 grevleri, kamu kesiminde diğer işkollarıyla birlikte yapıldı. TARIM-İŞ, 8 Eylül günü kamuda greve çıkan ilk sendikaydı. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ve TİGEM'in toplam 1034 işyerinde 22.600 işçi, hükümetin önce "sıfır zam", daha sonra % 5,4 oranında zam dayatmasına karşı direndi.
TARIM-İŞ grevleri Ankara'da büyük gösterilerle başladı. 8 Eylül gecesini TÜRK-İŞ'te geçiren TARIM-İŞ üyeleri, CHP'nin Koalisyon Hükümeti'nden çekilmesi talebini iletmek üzere 9 Eylül günü CHP Kurultayı'na yapılan yürüyüşün en kalabalık grubunu oluşturdu.
Türkiye işçi hareketi tarihinin en büyük grevleri, çeşitli nedenlerle, başlangıçta hedeflenen hakların alınmasını sağlayamadı. Alınabilen haklar yetersizdi, ancak bu bile grevle mümkün olabilmişti.
2003 yılına kadar TARIM-İŞ, "yasası olmayan işçilerin sendikası" durumundaydı. Hak alma mücadelesine sıfır noktasından başlamasına rağmen, üyelerini diğer işkollarıyla benzer bir konuma getirmeyi başardı.
TARIM-İŞ, tüm işçileri ilgilendiren sorunların çözümü için verilen mücadelenin de içinde yer aldı. Ortak sorunlara karşı her zaman duyarlıydı. Özellikle 1990'lı yıllarda toplu sözleşme yenileme dönemlerindeki tüm eylemlere katılım sağlandı.
TARIM-İŞ, 20 Aralık 1990 günü Gölbaşı Sinemasındaki toplantıya ve Anıt Kabir yürüyüşüne katıldı. 3 Ocak 1991 günü diğer işkollarının işçileriyle birlikte tarım işçileri de üretimden gelen gücünü kullandı. TÜRK-İŞ'in düzenlediği 1 Mayıs'larda tarım işçileri de vardı. 1993 yılında toplu vizite eylemleriyle hak arandı.
IMF destekli 5 Nisan 1994 istikrar programı sonrasında yapılan miting, yürüyüş ve iş durdurma eylemlerinde;
1995 yılı Bütçe Kanunu Tasarısı'yla kazanılmış haklarımızı gaspetme girişimine karşı 24 Kasım 1994 günü verilen kitlesel mücadelede;
Sosyal güvenlik haklarımızı IMF ve Dünya Bankası'nın istekleri doğrultusunda geriletme çabalarına karşı düzenlenen mitinglerde;
Kamu kesimi toplu sözleşme görüşmeleri ve kamu grevleri sırasında hükümetin izlediği politikaya karşı 5 Ağustos ve 15 Ekim 1995 mitinglerinde TARIM-İŞ üyeleri, üzerlerine düşen sorumluluğu yerine getirdi.
5 Ocak 1997 günü düzenlenen "Türkiye'ye Sahip Çık! Demokratikleşme İçin Mücadele Et!"; 16 Mayıs 1998'de yapılan "İşsizliğe Hayır, Özelleştirme Talanına Son" yürüyüş ve mitinglerine coşkulu bir katılım sağlandı.
TARIM-İŞ üyeleri 24 Temmuz 1999'da, diğer işkollarının işçileriyle birlikte "Mezarda Emekliliğe ve Sefalet Ücretine Hayır!" dedi. 2000 yılında demokratik sosyal devlete sahip çıkmak ve iş güvencesi talebini dile getirmek için hep birlikte Anıt Kabir'e yüründü.
2001'de, zorunlu emekliliği ve ikramiyelerin ertelenmesini gündeme getiren Hükümeti uyarma eylemlerinde TARIM-İŞ de vardı. TARIM-İŞ, 2002 yılında "Artık Yeter, Bu Ülke Bizim!" toplantılarında, 2003'te "İşine, Ekmeğine, Vatanına Sahip Çık" mitinglerinde, 2004'te Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısı'na karşı Meclis kapısında ve meydanlarda verilen mücadelede yer aldı; 2009'da Emek ve Demokrasi Mitinginde "Ekonomik krizin bedelini ödemeyeceğiz!" dedi.
En önemli sorunlardan biri, kadrosuzluk nedeniyle her yıl vize yolu gözleyen geçici işçilerin durumuydu.
TARIM-İŞ, bu sorunun çözümü için çalmadık kapı bırakmadı. Siyasi partiler, Başbakan ve ilgili bakanlar, milletvekilleri, Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu nezdindeki girişimler aralıksız sürdürüldü. Şube Genel Kurullarında, geçici tarım işçilerinin mağduriyetinin giderilmesi için yetkilileri gerekli adımları atmaya davet eden kararlar alınarak, Başbakan ve ilgili Bakanlara fakslandı.
Harcanan çabalar boşa gitmedi. Daha önce yılda birkaç ay işbaşı yapabilen Tarım ve Köyişleri Bakanlığı geçici işçilerinin, 1999'da 11,5 ay, 2000 yılında 10 ay süreyle işlerinin başında kalmaları sağlandı. 2001 yılının 2 Şubat gününden itibaren de, 5490 geçici işçi, daimi kadrolarına kavuştu.
Bu mutlu gün, tüm teşkilatımızda ve Ankara Tavukçuluk Araştırma Enstitüsü önünde düzenlenen coşkulu törenlerle kutlandı.
Vizelerin zamanında çıkıp çıkmayacağı, yetersiz vize çıktığında bunun nasıl paylaşılacağı, tarımsal faaliyetlerin yoğun olduğu aylarda işçi açığının nasıl kapatılacağı gibi sorunlar geride kaldı.
Mücadele, TİGEM'de 12 ay kesintisiz çalışmalarına rağmen, geçici statüde olan üyelerin hakları için sürdürüldü. 3000'e yakın TİGEM işçisi de 2002 yılında daimi kadrolarına kavuşturuldu.
Böylece, Sendikanın ve geçici işçilerin kadro hayali gerçek oldu.
TARIM-İŞ'in kurulduğu 1961 yılından beri öncelikli hedeflerinden biri de, tarım ve orman işçilerinin İş Kanunu kapsamına alınmasıydı. TÜRK-İŞ ile birlikte ve ayrı olarak defalarca tasarılar hazırlandı. Hükümetin hazırladığı tasarılara görüş bildirildi.
Bu haklı talep hiçbir zaman gündemden düşürülmedi; her platformda tekrar tekrar dile getirildi. Tarım işçilerinin diğer sorunlarına çözüm bulmak amacıyla Hükümetler düzeyinde yapılan tüm görüşmelerin gündeminde de hep yer aldı.
1999 yılından itibaren Sendikanın bu hedefe ulaşmak için hızlandırdığı mücadele nihayet sonuç verdi: 2002 yılının Ağustos ayında İş Kanunu’nda yapılan değişiklikle, 50'den fazla işçinin çalıştığı tarım işyerlerindeki işçiler, 15 Mart 2003 tarihinden itibaren İş Kanunu kapsamına alındı.
Kuruluştan bugüne kadar uğrunda mücadele edilen haklardan bazıları kazanıldı. Ancak çözülmesi gereken sorunlar henüz bitmedi.
Bugün, sendikalaşma çabaları işten atılmayla sonuçlanan ya da işsiz kalma korkusuyla sendikanın adını bile ağzına almaktan çekinen yüzbinlerce tarım işçisi, en temel haklardan bile yoksundur.
TARIM-İŞ; mevcut üyelerinin hak ve çıkarlarını korumanın yanı sıra,
Bugün TARIM-İŞ, 1995 yılında yeni binasına taşınan Genel Merkezi, 10 Şubesi, 13 profesyonel, 40 amatör yöneticisi, 66 Denetleme ve Disiplin Kurulu üyesi, 400'e yakın Baştemsilci ve Temsilcisi, toplam 40 personeli ile, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Taşra Teşkilatı, Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü ve diğer kamu tarım işyerleri ile özel sektöre ait bazı işyerlerinde örgütlüdür.
Toplu sözleşme çalışmalarının yanı sıra, eğitim ve yayın faaliyetleri, 81 ile dağılmış üye kitlesini güncel gelişmeler konusunda bilgilendirmeyi amaçlamaktadır. 1999 yılında Antalya'da hizmete giren 100 yataklı eğitim ve dinlenme tesisinde, çok sayıda baştemsilci ve temsilci eğitimden geçirilmiştir.
1961 yılında Atatürk Orman Çiftliği Lokaline bitişik bir odada kurulan, bir masa ve birkaç sandalyeden başka eşyası olmayan TARIM-İŞ, bugün kendi binalarına, üyeleri için Ankara'da 18 yataklı bir misafirhaneye, modern bir eğitim tesisine ve bir sendika için gerekli her türlü imkana sahiptir.
Bu imkanlarla üyelere en iyi hizmetin verilmesi temel ilkedir. Bugünlere, Sendikanın yönetim kademelerinde görev alan insanların özverili çabalarıyla, bilinçli üyelerinin en zor koşullarda bile verdiği destekle gelindi. TARIM-İŞ'te, olumsuzluklar karşısında yılmadan ve yıkılanları sabırla yeniden yapma anlayışıyla çalışan binlerce insanın emeği vardır.
TARIM-İŞ, üyelerin örgütüdür. Onlar için ve onların desteğiyle vardır.
Aynı zamanda, TARIM-İŞ, çok ağır şartlarda çalışan yüzbinlerce sendikasız tarım işçisinin insanca çalışma ve yaşama koşullarına kavuşmasını mümkün kılacak tek adrestir.
TARIM-İŞ, Türkiye Cumhuriyeti'nin bütünlüğünün ve bağımsızlığının, demokratik ve laik sosyal hukuk devletinin, Atatürk ilkelerinin, katılımcı parlamenter demokratik düzenin ve insan haklarının savunucusu ve güvencesidir.
Geride bırakılan yıllarda üyeleri için güvence, sendikasız tarım işçileri için umut olan TARIM-İŞ, tüm tarım işçilerinin daha iyi çalışma ve yaşama koşullarına kavuşması için mücadelesini sürdürmektedir.