Genel Başkanımız İlhami POLAT öncülüğünde, Genel Başkan Yardımcılarımız Receb KOCAPİÇAK, İbrahim ÖZKESKİN, şube başkanlarımız, il temsilcilerimiz, ve Türkiye'nin dört bir yanından gelen üyelerimizle birlikte alanlardaydık.
Bu mitingde İşçiler kürsiye çıkarak taleplerini dile getirdiler.
İşçilerden sonra Türk-İş Genel Başkanımız Ergün ATALAY kürsüye çıkarak konuşma gerçekleştirdi.
Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, Tandoğan Meydanı'nı dolduran işçilere seslendi. Atalay, "Vergide adalet sağlanana kadar Türkiye genelinde meydanlarda olmaya devam edeceğiz? diyerek kararlılık mesajı verdi. Atalay konuşmasında şu sözlere yer verdi: Ankara, tarihinde böyle bir miting, böyle bir kalabalık görmedi. Bugün burada işçiler, asgari ücretliler, taşeron işçiler, emekliler ve işsizler bir arada. Türk-İş'e destek veren herkes burada. Artık aldığımız maaşlar, birkaç ay içinde eriyor. Bütçe görüşmeleri yakında başlıyor; vergi konusu bizim için en önemli öncelik. Hükümet yetkililerine sesleniyorum, işçilerin bu sesine kulak verin ve sorunları çözüme kavuşturun. Eskiden asgari ücretin 14 katı olan vergi dilimi, şimdi 110 bin liraya kadar düştü. Acilen yüzde 15'e sabitlenmesi ve asgari ücretin 14 katına çıkartılması gerekiyor. Emekçilerin taleplerine kulak vermelisiniz.?
Bugüne kadar kamu işçileri Türkiye?de ücretlerin öncüsü idi. Son 6 ayda öyle bir noktaya geldik ki asgari ücret seviyesine düştü. Bununla ilgili bir an evvel çözüm bulmak lazım. İş yerlerinde, evimizde huzurumuz yok. Bu ücretler ile geçinmek mümkün değil. Tek talebimiz var; zordayız geçinemiyoruz. Bu alana kulak verin. Öyle bir noktaya geldik ki emeklilikte ne oluyor? Diyorlar ki Ocak'ın 14'üne kadar emekli olanlar ile 15'inde olanlar arasında yüzde 30 fark var. Bunu kabul etmemiz mümkün değil. TÜİK öyle kötü, öyle adaletsiz açıklama yapıyor ki, pazara markete uymuyor. Dün aldığım çay 169 lira bugün 259 lira. Bu kabul edilebilir tablo değil. Bu ülkede emekliler var, taşeronlar, staj mağdurları var, asgari ücretliler var. Bu alanların sorunu bunlar. Bunu kim çözecek bu ülkeyi yönetenler çözecek, Meclis çözecek. Bu alandan sesleniyoruz, sesimizi duyana kadar alanlarda olacağız. Bu meseleyi anlatmaya devam edeceğiz. Bu ülkede kadınlar özgürce sokakta dolaşsın, kadın cinayetlerine son verilsin. Çocuk işçiler, tarım işçileri traktör üzerinde ölmeye devam ediyor. Bu mesele de bizim meselemiz.
Aylardır iş yerlerinde alanlarda bugün de buradayız. Bizi duyun, yok saymayın yarın bunun bedelini ödersiniz. İşten atılmalar devam ediyor, iş yerlerinde kadınlara mobbing devam ediyor. Sözü yok mu ülkeyi yönetenlerin? Belediye değişiyor işçi atılıyor. İşçinin günahı nedir? Talebimiz ekmek. Ekmeğimiz ile oynamayın! Biz müdür değiliz, daire başkanı değiliz. İşçiyiz, işçi. Derdimiz ailemizi, derdimiz geçim, derdimiz vatanımız. Türk-İş, bu sloganı hiç terk etmedi. Geçinmek zorundayız. Öyle noktadayız ki, bu ücretler ile ayı tamamlamayı bırakın 15 gün geçinemiyoruz. Patronlara değil, bize bir çözüm bulun. Enflasyonu bu hale biz getirmedik. 15 gün önce vekillere emeklilik ile ilgili bir kitap yaptık, yüzde 30-35 kaybımız var. Bir grup başkanvekili ?Bunların kaybı yok? diyor. Hesap kitap bilmiyor, bu nasıl bir akıl tutulması? Millete doğruyu söyleyin. Vergi ile ilgili Meclis?in tüm vekillerine 70 sayfa metin hazırladık vereceğiz. Arkasından grup başkanvekillerine gideceğiz. Hepsi anlayana kadar sokaklarda bu meseleyi haykırmaya devam edeceğiz.
Bu meseleleri Şimşek mi duyar fırtına mı bilemem. Şimşek'in dünyası ile bu alandaki insanların dünyası farklı. Bu alandan hükümete sesleniyoruz; bizi yok saymayın, işçi, işsiz, emekli, çiftçi biz bu ülkenin yüzde 60?yız. Biz sizin oy makineniz değiliz. Her istediğiniz zaman sandığa gidip size oy verme mecburiyetimiz yok. Biz bütün alanları Türkiye?de doldurmaya hazırız, iş yerlerinde işleri durdururuz.* Bu alana kulak verin, bizi yok saymayın. Biz bu dünyaya yorgun geldik, yorgun gideceğiz. Yorgun gitmek istemiyoruz. Türk-İş yönetimi adına, bu alanı dolduran 150 bin işçi adına Türk-İş'e kulak verin, sesimize kulak verin. Başta Maliye Bakanı olmak üzere hükümete sesleniyorum; dikkatli olun bu alanın sesine kulak verin, sonra treni kaçırırsınız. Enflasyonu düşüreceğim diye bizi düşürmeyin.